HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir: Kadınlara yönelik bir cins kırımı yaşanıyor.
HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, Genel Kurulda ‘Kadına Yönelik Şiddet’ ile ilgili konuştu.
HDP Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, “Türkiye taraf olduğu bütün uluslararası sözleşmelere ve ulusal kanunlara rağmen, bu sözleşme ve kanunlardan doğan yükümlükleri yerine getirmediği, etkin politikalarla uygulamadığı ve topluma dayatılan kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve şiddeti besleyen politikalarda ısrarcı olduğu için, kadına yönelik şiddet azalmak bir yana her sene neredeyse katlanarak devam etmektedir.” eleştirisinde bulundu.
Taşdemir, ‘Kadına Yönelik Şiddet’ ile ilgili Genel Kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Öncelikle, kadına yönelik şiddetle mücadele için atılan her adımı parti olarak desteklediğimizi, destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum.
Parti olarak da kadınların özgürlük mücadelesinde aslında yoğunca mücadele eden, bu konuda bedel ödeyen ve bu konunun, kadın mücadelesinin gelişmesi için de ciddi farkındalıklar yaratan bir partiyiz.
O açıdan bu mücadeleyi yürüten, bugün cezaevlerinde olan yüzlerce kadın arkadaşımız, yoldaşımız, milletvekilimiz var.
Bir kez daha bu kürsüde kadın mücadelesine verdikleri emek ve katkılar için onları saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye maalesef uluslararası istatistiklerin de gösterdiği gibi kadınlara yönelik hak ihlallerinde ilk sırada, yine kadın hak ve özgürlükleri konusunda ise son sırada yer almaktadır.
Kadınların öldürülmediği tek bir gün aslında yaşamıyoruz.
‘Kadın ve şiddet’ kavramının yan yana kullanıldığı, birbirinden bağımsız kullanılmadığı bir ülke gerçekliğini maalesef hep birlikte yaşıyoruz. Dolayısıyla bugün kadınlara yönelik şiddeti tanımlarken, aslında bence tanım yetersiz, bizce kadınlara yönelik bir cins kırımı yaşanıyor.
Maalesef kadınlara yönelik yaşanan bu cins kırımına karşı ciddi bir mücadele yürütülmüyor, ciddi mekanizmalar oluşturulmuyor.
Daha önce de burada kimi komisyonlar kurulmuştu. Sözüm ona, aslında kadın haklarını savunmak, kadın özgürlüğünü geliştirmek adına kurulmuştu ama maalesef bunların işlevine baktığımızda kadınların özgürlüğünü gasp eden, kadınların haklarını gasp eden, aslında kadınları kendi kafalarındaki dünyaya nasıl sığdırırız mücadelesinin verildiğini çok iyi biliyoruz. Son dönemde de nafaka tartışmaları bunun en belirgin örneği.
Dolayısıyla, kadınlara yönelik geliştirilen bu şiddete ilişkin bir program yok, bir mekanizma yok. Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir dert de yok. Hatta bu konuda mücadele veren, bu konuda çalışmalar yürüten kadın kurumlarına, kadın aktivistlere ciddi saldırılar da söz konusu. Örneğin, OHAL ilan edildiğinde 20 Kasım’da bu kürsüde Adalet Bakanı şöyle söylemişti: “Biz OHAL’i devlete ilan ediyoruz. Hiç kimse kaygılanmasın, kimsenin özgürlüğü sınırlandırılmayacak.” Ama biz OHAL sürecinde şuna tanıklık ettik: 45 tane kadın kurumu kapatıldı.
Bu kadın kurumları nasıl bir tehlike arz ediyordu, açıkçası bunun da izahını iktidarın yapması gerekiyor.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bütün yürütülen çalışmalar, kadınlara yönelik saldırılar aslında kadınların yaşadıkları sürece rıza göstermesini sağlamaya yöneliktir. Bunun için de kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar, kurumlar hedef hâlindedir.
9 Ekim’de Diyarbakır’da, partimizde, bileşenlerimizde, demokratik siyaset yürüten kadınlara karşı ciddi saldırılar gerçekleşti; 67 kadın arkadaşımız gözaltına alındı. Bu kadınların çoğu kadına yönelik şiddetle mücadele yürüten kurumlarda çalışan arkadaşlarımızdı.
Yine bir şey daha ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar: Ne zaman bizler kadın mücadelesi adına bu kürsüye çıktığımızda, kadına yönelik şiddeti gündeme getirdiğimizde aslında “Kadın sorunu bu ülkenin temel sorunlarından birisidir.” ifadesini kullandığımızda maalesef hükümetin politikalarını savunmak adına kimi kadın vekiller bu konuda ciddi bir saldırı pozisyonunda konumlanıyorlar. Aslında burada bunu ifade eden kadınlara da yönelik bir şiddet geliştiriliyor. Dolayısıyla, bunun kadın mücadelesi açısından da büyük bir talihsizlik olduğunu ifade ederek Genel Kurulu selamlıyorum.
Dolayısıyla bizim bu araştırma önergesini destekleyeceğimizi de belirtmek istiyorum. Saygıyla selamlıyorum.