İran Gezi Notları
08.05.2017
Nihayet gideceğimiz gün gelmişti. Sabiha Gökçen havaalanına gitmek için erkenden çıkmam gerektiğini düşünerek, hazırlanıp çıktım. Yaklaşık iki saatten fazla bir süre sonra havaalanındaydım. Uçuş saatimize saatler vardı. Geziye katılacak olan arkadaşların hiçbirini tanımıyordum. Bu arkadaşlarla tanışmak, sohbet edip, beraber yolculuk etmek ayrıca bir heyecan katıyordu bu bekleyişime.
Nihayet arkadaşlar gelmiş ve ayaküstü de olsa kısa bir tanışıklıktan sonra gitme işlemleri için gereken işlere başladık. Kısa bir süre sonra artık uçaktaydık. Yolculuğumuz yaklaşık iki buçuk saat sürecekti. İstanbul’un bütün güzelliklerini geride bırakarak Tahran’a hareket ettik. Yerel saatle saat üç gibi oradaydık. Gerekli kontrollerden sonra, bir araç kiralayıp Kum kentine doğru yola koyulduk. Bir saatten fazla süren yolculuk sonrası Kum kentine varmıştık. Bize ayrılan misafirhaneye çıktığımızda ikram edilecek kahvaltı masada hazır bekliyordu. Kısa bir dinlenmeden sonra nereden başlayacağımız ve ziyaret edilecek yerler hakkında kısa bir yol haritası yapıldı.
09/05/2017
Kum (Qum) Kenti:
Burada ilk ziyaretimizin kısa olacağı ve dönüşte devam edileceği belirtildiği için, ziyaretimiz belli türbe ziyaretleriyle kısıtlı olacaktı. Çünkü akşam başka bir şehre yolculuk yapacaktık. Ve ziyaretimize başlamak için, rehberimiz Ali İrfan Dede ve İran Azerilerinden Mehdi gezi boyunca bizlere yoldaş olacak, ziyaretgâhlarla ilgili bizleri bilgilendireceklerdi. İlk ziyaretimiz, Masume Fatma Türbesi oldu. O muhteşem havayı solumayı anlatmanın mümkünsüzlüğünü yaşıyorum. Sadece yaşamak gerekir.
Hz Masume
Abbasi halifelerinden yedincisi olan Me’mun, İmam Rıza’yı Horasan’a davet eder. İmama mektuplar göndererek tehdit eder. Ve sonuçta zorla İmamı Horasan’a getirtir. İmam Rıza’ya sınamak için imamlık teklif eder, ancak imam bunu kabul etmez. İran’ın Merv şehrine gönderir. İmam burada Me’mun hükümetinden razı olmadığını halka anlatmak ister. Aradan bir yıl geçer ve Hz. Masume kardeşini görmek için Horasan’a hareket eder. Bu yolculukta Hz. Masume ile; Fazl, Cafer, Hadi ve Kasım isminde dört kardeşi, yeğenleri ve birkaç hizmetçi birlikte idi.
Hastalık dönemi: Hz. Masume, İran’ın Save şehrine ulaştığında, Ehlibeyt’e kin besleyen bir grup, bu durumdan haberdar olup kafileye saldırmış ve bu saldırıda Hz. Masume’nin kardeş ve yeğenlerinden 23 kişiyi şehit etmiştir. Kum şehrinin halkı bu haberi duyunca yardıma koşmuşlarsa da, olay yerine ulaştıklarında artık Hz. Masume’nin yakınlarının şehit olduğunu görmüşlerdir. Hz. Masume’nin bu olaydan duyduğu hüzün ve üzüntü neticesinde şiddetli bir şekilde hastalanıp öldüğü ve buraya gömüldüğü söylenir.
Ziyaretimizi dönüşte bıraktığımız yerde tamamlamak üzere hazırlıklara başlıyoruz. Öğlen yemeğinden sonra yeni ve uzun sürecek bir yolculuk için dinlenmemiz gerektiği söylendi. Geceden kalan uykusuzluğu gidermek için, kısa da olsa uyuduk. Gece saat 23’te Nişabur’a, Hacı Bektaş’ı Veli’nin memleketine gitmenin mutluluğunu yaşıyorduk.
Akşam yemeğinden sonra, gara hareket ettik. Gerekli işlemlerden sonra treni beklemeye koyulduk. Kısa bir süre sonra trene binmiş ve gecenin karanlığını yara yara aydınlığa doğru adeta akıyorduk. Gecenin karanlığında etraf görünmediği için, dört kişilik kompartımanda koyu bir sohbet başlamıştı. Uykumuz olmasına rağmen, uykusuzluğa direniyorduk. On bir saatlik yolculuktan sonra, bütün güzellikleriyle Nişabur bizi karşılamaya hazırdı. Buradaki ziyaretler için bir araç kiralandı. Bu araç, bizi Meşed’e kadar götürecekti.
Nişabur:
Burada belli tarihi yer ve türbeleri ziyaret ettikten sonra, yeşilliklerin güzelliklerini esirgemediği ovayı geçip, Kademgah’a varıyoruz. Giyim tarzlarından anladığımız çeşitli yerlerden gelmiş ziyaretçiler olduğunu anlıyoruz.
İmam Rıza Efendimiz Medine’den Horasan’a gelirken uğradığı bu yer, bu küçücük köy, şimdi küçük bir kenti andırıyor. Anlatılanlara göre; Bu kuraklık yörede Peygamber soyundan birinin geldiğini gören kadınlar, yola çıkıyorlar. Bu kutlu kişiyi görmek için çıkıyorlar. Ondan, bulundukları yerde dua edip su çıkarmasını istiyorlar.
İmam Rıza Efendimiz ayağını vurarak bir pınar var ediyor. Sular fışkırıyor, bu vahaya, kuraklık alana su doluyor, cennete dönüşüyor burası. Şimdi ise onun olduğuna inanılan ayak izi türbe şeklindeki bir binanın içinde. Buradaki suyu almak için, birkaç basamak aşağıya doğru inip, suyun çıktığı kaynağa ulaşmak gerekiyor. Biz de öyle yaptık ve sıraya girip bu kutsal sudan nasiplendik. Gerekli ziyaret ve dualardan sonra yola devam edip, yol üstünde bulunan diğer türbeleri ziyaret etme imkânı bulduk. Buradan ayrılıp, Meşed’e, İmam Rıza’nın Türbesine doğru yola koyulduk.