Efsane Yazar Fakir Baykurt Duisburg’da anıldı
Yazar Fakir Baykurt Duisburg’da anıldı.
“Bey çocuğu bey, ırgat çocuğu ırgat olmasın diyedir bizim eğitim mücadelemiz” diyen öğretmen mücadelesinin unutulmaz ismi, eski TÖS Genel Başkanı, Yazar Fakir Baykurt Almanya‘nın Duisburg şehrinde anıldı.
Bundan tam 23 yıl önce 70 yaşında Duisburg’da hayata gözlerini yuman, yitirdiğimiz Fakir Baykurt; sayısız kitaba imza atan, kitapları birçok yabancı dile çevrilen, filmleri çekilen, dizilere konu olan, köy ve şehir edebiyatının önemli bir ismidir. Edebiyat dünyamızda özel bir yeri olan Fakir Baykurt, uzun yıllar yaşadığı Duisburg’da Şehir Kütüphanesi’nde yeni kitaplarının, Duisburg Üçlemesi’nin de tanıtıldığı bir akşamda saygıyla hatırlandı..
Duisburg’daki etkinlik, Kütüphane Müdürü Dr. Jan-Pieter Barbian’ın yarısı Almanlardan oluşan, aralarında Fakir Baykurt’un dostları, eski iş arkadaşları ve öğrencilerininin, Yazar Mevlüt Asar ve Ressam İsmail Çoban’ın da bulunduğu konukları selamlamasıyla başladı. Etkinliği sunan Ruhr Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Karin Yeşilada, Fakir Baykurt ve kitapları, yazım stili üzerine konuklara önemli bilgiler aktardı ve yazarın ne derece önemli bir edebiyatçı olduğunun altını çizdi.
Programın daha sonraki bölümünde Almancaya çevrilen Duisburg Üçlemesi’nin bazı bölümleri Yüksek Fırınlar’ı ve Hartwig Mau ile Koca Ren’i çeviren Eva Lacour tarafından okunarak yorumlandı.
Baykurt, bizlere çizdiği mücadele yoluyla hala yanımızda, kavgamızdadır
Dün akşamki toplantıya katılan Fakir Baykurt’un yazar arkadaşı Avrupa Türkiyeli Yazarlar Girişimi’nin de sözcüsü, Edebiyat Kahvesi’nin yöneticisi olan Mevlüt Asar hem orada yaptığı konuşmada hem de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Fakir Baykurt’un sadece bir yazar değil, Türkiye’de Türkiye Öğretmenler Sendikası( TÖS) ve Yazarlar Derneği Başkanlığını yapan bir mücadele insanı ve eserlerinin hala gündemde olduğunu, unutulmasının mümkün olmadığını vurguladı ve duygularını şöyle dile getirdi:
“Dün bizi Almanya’da “öksüz” bırakarak aramızdan ayrılışının 23. yılı idi. “Ölümünün” demedim, çünkü o son ana kadar “ölüm” sözcüğünü hiç ağzına almadı, hep yaşamdan yana oldu, yaşama tutundu. Duisburg şehri ve Duisburglular olarak ona olan borcumuzu geç de olsa yerine getirdik. Kendisi şimdiye değin, Duisburg üzerine üç koca roman yazan tek yazardır. Fakir Hoca Duisburg’un adının edebiyat ve göç tarihine kalıcı bir şekilde geçmesine katkıda bulunmuştur.”
Üçlemenin son romanı olan Yarım Ekmek, yine çevirmen Sabine Adatepe tarafından yıllar önce Almanca’ya kazandırılmıştı. Yüksek Fırınlar ile Koca Ren’in Almancaya çevrilmesine birçok kurum ve kişinin emeği ve katkısı oldu. En büyük çabayı ise Duisburg’a ilk geldiği ilk andan itibaren tanışıp birlikte güzel işler yaptığı ve Corona nedeniyle bugünlerde evde kalan, dinlenen Tayfun Demir vermiştir.
Halk Yazarı Fakir Baykurt unutulmadı ve unutulmayacak
Fakir Baykurt‘ u yakından tanıyan Avrupa Türkiyeli Yazarlar Girişimi‘nin de sözcüsü, Edebiyat Kahvesi’nin yöneticisi olan Yazar arkadaşı Mevlüt Asar, “Fakir Baykurt ne Almanya’da ne de Türkiye’de unutuldu. Türkiye’de ve Almanya’da her yıl yapılan anma toplantılarıyla, onun adına verilen edebiyat ve kültür ödülleri ile, yeniden basılan kitaplarıyla, romanlarından uyarlanarak yapılan film ve diziler ile, Duisburg’da yaşadığı Homberg ilçesindeki, Schiller Sokağı’na komşu Fakir Baykurt Meydanı ile yazarımızın adı sonsuza dek yaşayacaktır” dedi.
Dün akşam konuklar arasında bulunan Fakir Baykurt ve daha birçok Türkiyeli yazarın kitaplarının kapaklarını çizen Wuppertal şehrinde yaşayan ünlü ressam İsmail Çoban da Fakir Baykurt ile olan anılarını anlattı. Baykal’ın Almanya’ya geldiği 1978 yılında iki yıl yanında kaldığını, Baykurt’un çok değerli üretken bir yazar, aydın ve mütevazı bir insan olduğunu vurguladı.
Duisburg kütüphanesindeki etkinlik soru- cevap bölümüyle son buldu.
Ben de merhum Fakir Baykurt’la Ahlen’de 90’lı yılların başında, iş yerim Gençlik Merkezi Ost’ta bir okuma akşamı düzenlemiştim. O gece Duisburg’a direkt tren olmadığı için gidememiş, Münster’de bizde kalmıştı. Kendisini ağırlamış, edebiyat, siyaset, göç ve uyum üzerine bol sohbet etmiştik. Onu böylece biraz tanıma fırsatı bulmuştuk. Yazarımız beni ve eşimi 2 hafta sonraki Abidin Dino‘nun resim sergisine davet etmişti ve bunun için biz de Essen VHS‘e gitmiştik. (Sergiyi ziyaret etmiştik ve sergide bizi büyük Ressam Abidin Dino ile tanıştırmış, bizi çok mutlu etmişti. Abidin Dino zamanında uzun bir süre Adana‘da kalmış, yaşamış birisi olarak Adana‘ya ve Adanalılara özel bir ilgi ve sevgisi hissediyormuş, orada öğrendik.) Köy Enstitülerinin yetiştirdiği bu usta, toplumcu, gerçekçi yazarımızı ben de sevgi saygı ve özlem’le anıyorum.