Sevda Bali, İnsan ve Doğa Partisi, Hollanda
Hollanda’da Türkiyeli göçmen bir işçi çocuğu olan Sevda Bali, parti kurarak 2018’de, Hollanda Belediye seçimlerine girdi.
Sevda Bali’nin büyük dedesi Selanikli bir pehlivan. Selanik’te Yunan Milli takımında güreşçiyken Yunanlılar ayaklandığında, pehlivan dedesi Yunanlılar tarafından takımdan çıkartılıyor. O da Selanik’ten göç ederek Çanakkale’ye yerleşiyor.
Sülale, dağınık ve kalabalık bir aile… Dokuz kardeşten 4’üncü çocuk olan dedesi, Çanakkale’ye gelince Sevda Bali’nin babası Nazif dünyaya geliyor. Nazif yetişince, Çanakkale’den İstanbul’a gidiyor. O da babası gibi spora meraklı bir insan; bir süre sonra boks çalışmaya başlıyor. İstanbul’da Sinoplu Sündüs Hanım’la tanışıp evleniyor. Sevda Bali; “Boksör babam, İstanbul’da yaşarken, Sinoplu olan annemle tanışıyor, onunla Bakırköy’de evleniyorlar. Üç ablam İstanbul Bakırköy’de dünyaya geliyor. Bir kardeşim daha oluyor, o sonuncusu orada ölüyor.” diyerek anlatıyor o günleri.
O yıllarda Almanya, Türkiye’den göçmen işçi alıyor. Sevda’nın babasıyla, annesi 1966’larda Almanya’ya göçmen işçi olarak gitmek için başvuruyorlar. Babasının, doktor kontrolleri yapılırken ciğerinde bir leke buluyorlar. Ciğerindeki leke yüzünden Almanya’ya gidemiyor. Gitmesi engelleniyor. Annesi Sündüs’ün ise doktor kontrollerine bir engeli çıkmıyor, 1966’da Berlin’e göçmen işçi olarak gidiyor. Ciğerindeki leke yüzünden İstanbul’da kalan babası Nazif, geride çocuklarına bakıyor. Almanya’ya giden Sündüs, Berlin’de bir pasta imalathanesinde bir yıl çalıştıktan sonra, eşi Nazif için istek yapıyor. Nazif, bir yıl aradan sonra, İstanbul’da çocuklarını yakınlarına bırakıp Berlin’e “misafir işçi” olarak eşi Sündüs’ün yanına gidiyor. Sevda Bali: “Bakırköylü bacılarım İstanbul’da kalıyorlar. Tam üç yıl aradan sonrada bacılarım Berlin’e geliyorlar. Bacılarım geldikten sonra Berlin’de ben doğuyorum 1969’da. Dört kız… Ben en sonuncusu, en küçüğüyüm.” diyor.
Berlin’e “misafir işçi” olarak giden Nazif, zor koşullar altında inşaatlarda çalışıyor. 5- 10 yıl sonra Sebze Halinde işe giriyor. Daha sonra da toptan eşya boşaltma işlerinde çalışmaya başlıyor. Sevda, babasının o yıllarını iç çekerek şöyle anlatıyor: “Tırlar geliyor, çok ağır işlerde, indir, bindir, doldur, kaldır işlerinde zorluklar altında çalışıyor. Uzun yıllar çileli işçilik, 4 kız çocuk, annem… Yıllar sonra, yaşı gelince emekli oluyor. Hala annem de, babam da, kardeşlerim de Berlin’de yaşıyorlar.”
Sevda’nın gözleri parlıyor. Zeki. Yüzü güleç, sevimli… Güzel kadın. Konuşmayı seviyor. Anlatırken yer yer birden ciddileşiyor, bazen şakalar yapıyor, bazen hayatı tiye, bazen ciddiye aldığı anlaşılıyor. Yüzüne, gözlerine baktığımda bana saygılı davranıyor. Yazar özeni görüyorum. Yer yer de utangaçlığı üzerinde oluyor.
Benden kitaplarımı aldı, ona kitabımı imzaladım. Teşekkür etti, “severek okuyacağım” dedi. Önümdeki kadehten Roja Denomicion de Origen Kalificada Quebrada şarabımdan bir yudum aldıktan sonra Sevda’ya eğitimini sordum. “Berlin çocuğuyum. Ben ilk 8 yıl ilkokulu Gımnaziyum’da okudum Berlin’de. Almanca, İngilizce olarak okudum. Hukuk okumak istiyordum. Emekçi babam bir gün bana ‘Kızım, hukuk okuyup zenginlerin yalancısı olacaksın’ dedi. Sonra, hukuk okumaktan vazgeçtim. İşletme üzerine okudum.” diyerek yanıtladı.
Daha okulda öğrenciyken Sevda, hiç görmediği, tanımadığı biriyle ailesi tarafından evlendiriliyor. Bu konudan bahsederken birden düşünceleri dağıldı, gözleri daldı, uzaklara bakıyor gibi, o günlere gitti aklı. Konuşurken cümlelerini seçti; “Batı Berlin’de okuyordum, daha okulum bitmemişti. Bir gün eve geldim, evde misafirler var, anladım ki beni istemeye gelmişler. Gelenler, Hollanda’dan gelmişlerdi. Samsunlu bir aile… Babam ve annem beni Samsunlu ailenin orada, o an tanıştığım oğlu Fedai ile habersiz, ben istemeden evlendirmeye kalktılar. Babam ‘Kızım evleneceksin’ dedi. Beni gördüler, nişan oldu. Bir hafta sonra Hollanda’ya döndüler. Dört ay sonra da Hollanda’ya biz geldik. Düğün Hollanda’da oldu. Paldır küldür tanıyamadan etmeden, beni evlendirdiler. Evlendim. Ailem Berlin’e döndü.” diyerek anlattı yaşadıklarını. Evlendikten sonra Hollanda’daki günlerini ise, “Hollanda’da 18 yıl evli kaldım. Sinem adında bir kızım, Caner adında bir oğlum oldu. Evli iken çalıştım, para biriktirdim. O yıllar, ekonomik olarak iyiydi buralar. Babam, beni evlendirirken, koşulu vardı: ‘Sevda, okulunu okuyacak!’ demişti. Evlendikten sonra Sinem doğduğunda onunla okudum. Hollanda’da dil okudum, sonra 4 yıl finans-muhasebe okudum. Ardından Ekonomiye başladım. Yarım kaldı, bitiremedim. İki çocukla zor oldu.” diye özetledi. Evliliğindeki 18 yılı hat safhadaki çelişkilerle yaşamış. Sabırla, sevgiyle, insanların hayatı anlayacağını söylerken kendisi de sabretmiş hep. Anlamış ki olmuyor, yapamıyor, yürümüyor, sonunda “’Seni terk ediyorum’ dedim, çıktım” şeklinde 18 yılın sabrını tek cümleyle özetliyor.
“Kızım 17, oğlum 15 yaşındaydı. İlkin oğlum babasıyla kaldı. Kızım bende. Sonradan oğlum da geldi.” Ayrıldıktan, kendi söylemiyle “çıktım” dedikten sonra, Hollanda’da Duduxem kentinde Belediyeye girmiş. Kredi kullanarak ev satın almış, yeni bir düzen kurmuş. Muhasebeciliğe başlamış. “Devletin Müzik Okullarının muhasebesini tuttum. Toplamda 20 yıl muhasebecilik yaptım. Hayatı anlamayı esas o zaman öğrendim. Hayatımın da muhasebesini yaptım. İnsanların sevgi, saygı ve sabırla doğruyu anlayabileceklerine inandım.” diyor.
Yirmi yıl Muhasebecilik yaptıktan sonra, işleri bozulmuş. Ardından 3-4 yıl işsiz kalmış. Tam da o yılla, işsizken politik kimlik edinmiş kendine. Yeşil Sol Parti politikalarını benimseyerek politik hayata başlamış. Duduxem Belediyesinde Gurup Başkan Vekili olmuş. “Seçimler oldu, Yeşil Sol Partiden Belediye Meclis Üyeliğine girdim. İki dönem yani 8 yıl Meclis Üyeliğine seçildim. Sonra kendi partim olan Yeşil Sol Partimle ters düştüm. Sandalyemi aldım ayrıldım. 2017 Kasım’ında bağımsız kaldım.” diyor Bali.
Hollanda’da 2009’dan itibaren iki dönem yani 8 yıl, Yeşil Sol Parti’den Belediye Meclis üyeliğine seçilen Sevda Bali, partisinden ayrılıp 2017’de bağımsız kalınca Mecliste olduğu o yıllar, yani iki dönem üst üste Yeşil Sol Partiden siyasette ustalaşmış. Meclis Üyeliği yaptığı dönem partisinden ayrılıp bağımsız kalınca parti kurma kararı almış: “Sol Yeşil Partiden ayrıldım, kendi değerlerimi, ideallerimi, ispatlamak istiyordum. Ayrılıp, sandalyemi alıp, bağımsız kalınca, bir ay sonra 2017’de İnsan ve Doğa Partisi’nin kurdum.” diyor.
“Hollanda da parti kurmak oldukça zor” diyen Sevda Bali, parti kurmanın zorluklarını anlatırken yasal, anayasal olarak ciddi zorluklarla karşılaşmış. Bir parti için, maddi, manevi sorumlulukların dışında, parti kuran kişilerin geçmişleri de araştırılıyor Hollanda’da. Partisini kurduğunda, Bali, “Kişi olarak geçmişin, hayat tarzın, ailen, yaşamın, kişiliğin araştırılıyor” diye tanımlıyor partisini kurduğu zamanı. Sevda Bali, Hollandalı Gerrit Kauveenberg ile birlikte parti kurma fikrini hayata geçirmiş. Hem Parti kurucusu hem de İnsan ve Doğa Partisi Genel Başkanı olmuş. “Hollandaca Program ve tüzük hazırladım. Kuruluş dilekçesini 2017’de Noter’e, ilgili Bakanlıklara, Bölge Eyaletine, Belediye Protokol işlemleri devlet görevlilerine verdim.” diyor. Partinin kuruluşundaki gerekli işlemleri tamamladıktan sonra ilgili Bakanlıklarca incelenmek üzere tüm işlemleri tamamlayarak Partinin yasal kuruluşunu ilan etmişler. 2018’de Hollanda’da yapılan Belediye seçimlerine katılmak için program ve tüzük hazırlayan, yasal kuruluşu tamamlanan İnsan ve Doğa Partisi Genel Başkanı Sevda Bali, Hollanda’da Doentincheem Belediyesi’nin 31 üyesi olan Belediye Meclisine kendisiyle birlikte 7 kişi aday olmuşlar.
İnsan ve Doğa Partisi Genel Başkanı Sevda Bali, Doentincheem Belediye Seçim kampanyasını zor ama kararlı şekilde sürdürürken Genel Başkan olarak kendisi ve henüz yeni olan partisi İnsan ve Doğa, Hollandalılarca tanınmasa da parti program ve tüzüğüyle ilginç görülerek göçmen işçi bir kadın ve partisi takip edilmeye başlanmış. Seçim Kampanyaları sırasında zorluklar da yaşamış: “Kampanyada faaliyetlerimizin ve masraflarımızın bir kısmını sponsor aracılığıyla, diğer giderleri de Partimiz İnsan ve Doğa karşıladı. Ben karşıladım.” dyor.
Hollanda’da seçim faaliyetlerini sürdürmek için para gerekli. Parasız iş yapmak zor. 2018 Belediye seçim kampanyaları iki ay gibi uzun bir süreyi kapsamış. Bu iki aylık süreçte ekonomik olarak zorluklara dayanmış olan İnsan ve Doğa Partisi Genel Başkana Sevda Bali, iki ay süren seçim kampanyası hakkında: “Seçim çalışmaları iki ay sürdü. Halkla, meydanlarda, cafelerde, özel sohbetler, toplantılar yürüttüm. Parti Genel Başkanı olarak bütün konuşmaları, seçim çalışmalarını, partimizin program ve tüzüğünü, vaatlerini, neler yapmak istediklerini halka anlatırken tüm faaliyetleri parti Genel Başkanı olarak ben yürüttüm.” diyor.
Hollanda için hep ‘Kadınlar ülkesi’ denilmektedir. Kadın olarak Sevda Hollanda’da zorlanmamış fakat, ekonomik olarak zorlukları aşamamış.
Seçim sonucu şöyle anlatıyor Bali:
“Seçim sırasında halk sandığa gittiğinde 12 Bölge Partisiyle seçime girdik. Tabii benim kurucusu ve Genel Başkanı olduğum İnsan ve Doğa Partisi, Hollandalı diğer rakip Partilerle eşit koşullarda yarışamadık. Biz, seçimde sondan ikinci Parti olduk. Kazanan CDA (Hıristiyan Demokrat Parti) seçimde birinci parti oldu. 7 sandalye kazandı. Şimdi koalisyon var. Benim eski partim Yeşil Sol Parti 3 sandalye kazandı. Toplam Meclis sandalye sayısı 31.”
Hollanda’da 2018 seçimlerinden sonra İnsan ve Doğa Partisi, program ve tüzüğüyle aktif şekilde faaliyetlerini sürdürüyor. İnsan ve Doğa Partisi Genel Başkanı Sevda Bali, gelecek seçimler için de kararlı. Bali, “Yeni dönemde de seçimlere gireceğiz. Hollanda’da 2018 Belediye Seçimlerinden sonra, Hollandalılar beni, İnsan ve Doğa Partimizi daha iyi tanındılar, inandılar. Meclis dışında da olsak programımızı, bizi takip ediyorlar.” diyor.
Turabi SALTIK