Yücel Sarpdere; yalnızca bilmesi gerekenlerin, bilmesi gereken bir yazar gibi gelmiştir bana hep. Ama Vatandaş Abuzer kitabını bilmeyen yok gibidir. Ben size Can Dostu‘dan bahsetmek istiyorum. Evrensel Basım Yayın’dan çıkan bir roman Can Dostu
Şimdi, gözünüzde bir işçi mahallesi canlandırın. Dar sokakları, gecekondu evleri ile kenarda kalmış, köyden kente göç etmiş, hasbelkader bir tanıdığı ya da akrabasının yanında bir eve geçebilmiş insanların yaşadığı İstanbul’da mahalle.
İşçi olarak çalışan Oya, Oya’nın hapisteki devrimci kocası İbo, yanlarına aldıkları emanet Muzo, bir başına yaşayan Kör Kamil, aydınlığı ve geleceği simgeleyen Prof. ve mahalleli etrafında oluşuyor hikaye. Muzo üzerinden mahalledeki işçi hareketlerini ve dayanışmayı incelerken ortaya trajik, zaman zaman komik insan davranışları çıkmış. Okurken “evet bu prof bizim arkadaş, ya da bu Muzo tam bizim şu eş dost” diyeceğiniz inanılmaz bir kurgu çıkmış.
Yücel Sarpdere’nin Aziz Nesin’i aratmayan bir dili var. Bu çok özlediğimiz özellikle kasabalı insan psikolojisini çok iyi gözlemleyen anlatımı ile Yücel Sarpdere uzun zaman gazetede de sabırsızlıkla yazılarını beklediğim bir yazardı.
Hani bir solukta denir ya gerçekten de bir solukta okuyabileceksiniz Can Dostu’nu. Muzo’yu zaman zaman şefkatle kucaklayacak, zaman zaman parmak sallayarak kızacaksınız ama çok sevecek ve korumak isteyeceksiniz. Can Dostu; şu günlerde hepimizin deli gibi ihtiyaç duyduğu dayanışma ve sevginin nasıl olması gerektiğini gösteriyor bize.
-Muzo’nun yüzü buruştu, sesi ağlamaklı bir hal aldı.
“Yumurta görünce dayanamıyorum Oya. Sabah sen gittikten sonra bardakları yıkayayım dedim. İnan bana aklımda yumurta falan yoktu. Sadece ev işlerine yardım etmek istemiştim. Dediğin gibi düşünmüştüm; madem yemeği paylaşıyorduk, ev işlerini de paylaşmalıydık. Bir anda yumurtalar gözüme ilişti. Kendi kendime, hayır, bu sefer onlara dokunmayacağım, diye söz verdim. Hatta sana verdiğim sözleri bile hatırladım. ‘Ey güzel yumurtalar, boşuna cilve yapmayın, sizi yiyemem, çünkü Oya’ya söz verdim’, dedim ve üstlerini gazeteyle örttüm. Sonra nasıl oldu ben de anlayamadım, bir de baktım yumurtalar mideme inivermiş. İnan bana nasıl pişirdiğimi bile hatırlamıyorum hala”
Zeynep Derya Yıldız