Bayram riyakarları, bayram ukalaları ve deli saçmaları…
Dini bayramlar ve ulusal bayramlar bizim ülkemizde üç şekilde gündeme
gelir oldu. Büyük çoğunluk için göstermelik bir kutlama, bir grup insan için siyasi bir şov, bir küçük grup için ise tersinden bir siyasi şov ve biraz da takıntı!
Büyük çoğunluğun çoğunluğu işin kolayını bulmuş SMS’i dayıyor, bayramı kurtarıyor! Dini ya da ulusal fark etmiyor; bayramı kutladı ya, haydi tatil fotosu paylaşmaya… Bu grubun içinde en bahtsız olanlar, devlet memurları… Hele ki öğretmenler, onlar özellikle iktidarın tavrına göre ‘farkındalık’ yaratmakla mükellef…
Kötü müsamere yarışmaları
Genelde bu iktidarın içi boş, janjanlı ve riyakar tarzını benimseyip bir müsamere organizatörü gibi davranıyorlar. Tabii sormak gerek bunlara, “O gerici müfredatla çocukları zehirlerken, hangi yüzle Cumhuriyet Bayramı kutlanır?” diye… Hiç zorlamaya gerek yok, zira utanmaları yok, sallayın gitsin hepsini! Bu iktidarın memurunun büyük bölümünün hiç böyle bir derdi yok. Onların derdi ev, otomobil, tatil vesaire…
Şovmenlere her gün bayram!
Gelelim, siyasi şovmenlere… Bunlar da çeşit çeşit, söz gelimi bugün siyasal islamcılar ve ırkçılar da riyakarlıklarıyla sahip çıkacak cumhuriyete… Siyasal islamcılar din bezirganlığıyla soslarken, ırkçılar bir gerilim malzemesi olarak kullanacak. Zira konjonktür bunu gerektiriyor, iç siyasi dengeler de öyle… Isırmaya çalıştığın ele diş geçiremiyorsan, öpeceksin riyakarca, değil mi ama! Bu cumhuriyetin kurucu aklından nefret eden kesimler için böyle.
Mirasyediler, yiye yiye bitiremediler
Bir de tıpkı din bezirganları gibi olan gardırop bayramcıları var ki, işte bugün bu noktadaysak biraz da bunların yüzünden. Kurucu parti olmanın getirdiği bir kendinden menkul doğal hakla, bugüne kadar bayramdan bayrama cumhuriyete sahip çıkmak dışında, siyaseti hamaset ve iç didişme sayan bu kesim için sabit oylarını korumanın vesilesi bu bayramlar. Bol bol yıllardır değişmeyen bir söylemle, yine aynı kutlamaları yapacaklar. Ve aynı oy oranına talim etmeyi garanti altına almış olmanın huzuruyla, Ata’nın huzuruna çıkacaklar! Cumhuriyetin kurucu aklından böyle akılsızca nasiplenmek de böyle bir şey işte!.. Bugün itibarıyla belediyeler arası ‘en güzel atraksiyon’ yarışmaları huzurunuzda!
Akılsızlığın daniskaları
1990’larda ortaya çıkan ‘sol liberal’ diye tanımlanan bir güruhun tarihsel bağlamdan kopuk zırvalarından etkilenen, bunun da suyunu çıkaran bir kesim ise, o günden bugüne siyasal bir etkinlik olarak “Bu bayramı kutlamıyoruz” benzeri bir tekerlemeyle, her bayram karşınızda! Hele ki konu 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ise veriyorlar coşkuyu kendi aralarında! Artık bu kabilede ‘en galiz eleştiri nasıl yapılır’ yarışması başlıyor. ‘Katliam‘dan ‘asimilasyon‘a, ‘despotik laiklik‘ten ‘ceberrut devlet‘e ezberler sağdan soldan uçuşuveriyor. Bunların bir bölümü ise kendini marksist-leninist falan ilan etmiş tipler. Ama tarihsel materyalizmden bihaber cahil cühela tayfası…
Kendi küçük harikalar diyarında en harika olmak dışında bir derdi olmayan egomanyak bir güruh işte… Söz etmeden geçmememin sebebi, etkileri değil ama ultra bönlükleri… Bugüne kadar tek faydaları bu siyasal islamcılar için kullanışlı olmuş aptallar özetle!
Fransız Devrimi vardı, bilir misiniz?
Cumhuriyet, hali hazırda denenmiş ve kabul görmüş bir yönetim biçimi… Henüz bundan gelişkini yok. Kendi içinde çeşit çeşit ama ta Fransız Devrimi’nden beri temel bir özelliği var, iktidarı tanrıdan alıp yeryüzüne indirmesi. Sırf bu özelliği bile yeter de artar değil mi?
Bitmedi, bizim ülkemizdeki cumhuriyet aynı zamanda aklı öne alıp dini siyasetin dışına itmeyi hedeflemiş bir cumhuriyet. Hatasıyla da olsa sekülerizmi İslam coğrafyasına getiren bir devrim.
Yeterli mi, tabii ki değil. Peki bu ne zaman olmuş? Ta 1923’te… Yani bir süre sonra İtalya ve Almanya’da faşizm hortlayacakken, SSCB’de devrim çocuklarını yemeye başlamışken… Hani var ya tarihsel bağlam! Bir değerlendirme yapılacaksa, işte bu şekilde yapılmalı… Değil mi ama? Hani tarihsel materyalizm, diyalektiği çaya çorbaya katanlara…
Gericilik aptallıkla beslenir
Cumhuriyete bu yarı topal haliyle sahip çıkmak değil demek istediğim, ama salakça kurucu ideolojiyi eleştirmek adına cumhuriyetin temel değerlerini görmezden gelmek, gerçekten de ahmaklığın dikalası…
Marksist ve radikal demokrat geçinenlere bir son söz olsun buradan: Biraz kitap okuyun, ezberden şiir okuyarak bayram kutlamamakla, ezberden şiir okuyup siyasi şov yapmak arasında hiçbir fark yoktur. Ve bu kötü şiirler, sadece ve sadece sistemin daha da rezilleşmesini sağlar.
Laikliğe ve cumhuriyete tüm eksiklerine rağmen sahip çıkmayanları en çok siyasal islamcılar ve ırkçılar sever. Zira ahmaklık hep onları besler!
Sosyalist cumhuriyet istiyorsan onun için çabala kardeşim, demokratik cumhuriyet mi istiyorsun onun için çabala… Çabalarken sıfatın sensin, ama unutma ki cumhuriyete bir sıfatsın, bari bunun farkına bir var yahu!
Gericilerin ekmeğinde margarin olma bari…
Süleyman KARAN
*Bu metinde yer alan fikirler yazarına aittir. Gazetelink‘in editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir.