Erdoğan’ın eski danışmanı Akif Beki ‘cami provokasyonu’ ile ilgili bir hatırlatma yaptı: “Eski Özel Harp Dairesi Başkanı Org. Yirmibeşoğlu ifşa etmişti: ‘Özel Harp’te bir kural vardır. Halkın mukavemetini arttırmak için, düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık mesela.’ ‘Ata’nın Selanik’teki evi bombalandı’ da öyle.“
Erdoğan’ın eski basın danışmanı Akif Beki, camide “Çav Bella” çalmasını değerlendirdi.
Karar gazetesindeki köşesinde “Camide kim Çav Bella çalar?” başlıklı yazısında İzmir’de meydana gelen ve ve eski CHP İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir’in tutuklanmasıyla gündemdeki sıcaklığını koruyan olayı irdeleyen Akif Beki, “Camiye saygısızlık, ateşle oynamaktan farksızdır, çocuğa sorsan bilir. Şeytan bile iki kere düşünür böyle bir densizliği. Amaç ne?” diye sordu.
Beki, “Bir yerde kutsala saldırı varsa arkasında pusuya yatmış bir provokatör saklanıyordur.” yorumunda bulunduğu yazısında “Yayınlanan da herhangi bir şarkı değil. İtalyan partizan marşı. Solun sembollerinden. Suçlu sakın başka yerde aranmasın diye adres de gösterilmiş, parmak izi bırakılmış. Dünyaya şablonlarla bakan, sloganlarla düşünen kalabalıkları yönlendirmenin şaşmaz formülüdür: Semboller üstünden kışkırtarak istediğiniz tarafa sürüklersiniz. Bu hinliğin hemen her denemede tuttuğu da tecrübeyle sabit. Böyle tehlikeli provokasyon kimin aklına gelir derseniz… İstihbarat örgütlerinin psikolojik savaş birimlerinden başka kim olabilir!” dedi.
Beki’nin yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Müftülük de savcılık da bu soruya cevap arıyor. İşin içinde bir bit yeniği yoksa gerçekten akıl almaz. İzmir’de merkezi ezan okuma sistemine kim girdi, birçok cami hoparlöründen korsan marş çalmak kimin fikriydi? Üç beş kendini bilmezin protest eylemden anladığı şey bu olamaz. Camiye saygısızlık, ateşle oynamaktan farksızdır, çocuğa sorsan bilir. Şeytan bile iki kere düşünür böyle bir densizliği. Amaç ne? Müftülük bile frekanslarına yasadışı müdahaleden ve sabotajdan söz ediyor.
Savcılık överek, onaylayarak destekleyenleri de “Dini değerleri aşağılamak”tan soruşturuyor. İkisi de isabetli…
Bir yerde kutsala saldırı varsa arkasında pusuya yatmış bir provokatör saklanıyordur.
Yayınlanan da herhangi bir şarkı değil. İtalyan partizan marşı. Solun sembollerinden. Suçlu sakın başka yerde aranmasın diye adres de gösterilmiş, parmak izi bırakılmış. Dünyaya şablonlarla bakan, sloganlarla düşünen kalabalıkları yönlendirmenin şaşmaz formülüdür: Semboller üstünden kışkırtarak istediğiniz tarafa sürüklersiniz. Bu hinliğin hemen her denemede tuttuğu da tecrübeyle sabit. Böyle tehlikeli provokasyon kimin aklına gelir derseniz… İstihbarat örgütlerinin psikolojik savaş birimlerinden başka kim olabilir! Yardımı dokunur belki, lafın burasında eski Özel Harp Dairesi Başkanı Org. Sabri Yirmibeşoğlu’na kulak vermekte yarar var. Ahir ömründe, 2010’da Haberürk’e şöyle bir ifşaatta bulunmuştu: “Eğer bir yerde halkı galeyana getirmek isterseniz, sizin saygın değerlerinize düşmanın küçültücü hareket yaptığını gösterirsiniz. Özel Harp’te bir kural vardır. Halkın mukavemetini arttırmak için, düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık biz mesela.” Kayıtlara göre o camileri Rumlar yakmış, mabetlerine saldırılan Türkler de ayağa kalkmıştı. Aynı general, Rumları hedef alan 6-7 Eylül olaylarının da “muhteşem bir Özel Harp işi” olduğunu ve “amacına ulaştı”ğını anlatmıştı. O vakit yazmıştım. 1955’te sosyal medya olsaydı…“Ata’nın Selanik’teki evi bombalandı” tahriki, İstanbul Ekspres gazetesinden önce Twitter’da dolaşıma sokulurdu. Halkı dolduruşa getirme cinlikleri, medya operasyona katılmadan başarılamaz. Şimdi her zamankinden daha hızlı, daha yaygın. Kurnaz tertiplerin değirmenine su taşımadığınızdan emin olun. Aynı filmi daha kaç kez izleyeceksiniz?”