İktidarın süreç yönetimi ve Aleviler
Türkiye henüz takvimi ilan edilmeyen bir seçim atmosferini yaşıyor. Yaz rehavetine rağmen gündem yoğun. İktidar ve muhalefet dinamikleri 2023 seçimlerine hazırlanıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına nasıl bir iktidar kombinasyonu dahilinde girilecek? Tarafların üzerine
yoğunlaştıkları ve pratik geçerlilik kazandırmak istedikleri planlamaları buna göre somutluk kazanıyor. Olağanüstü şekilde kritik bu eşik demokratikleşmeye hizmet eden temelde aşılırsa en geniş kesimlerin çıkarına olur.
Devlet-toplum ilişkisinin dejenere temelde başkalaşım geçirdiği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırıldığı, parlamentonun yasama gücünün elinden alındığı, denetlenemeyen ve yargıdan muaf bir yürütme organı olarak tek adam rejimi inşasında hatırı sayılır yol alındığı şu konjonktürde aydınlık bir tablo çizmemiz pek olası gözükmüyor. Ehven-i şer temelde suni bir ‘değişim’ yaralara merhem olmaz. İşleyen süreç çürüyen, metabolizması bozulan, hastalık üreten yapıyı (siyaset kurumunu) ameliyat masasına yatıracak bir zorunluluğa dönüşmediği takdirde kötünün kötüsü hükmünü icra etmeye devam eder.
Otokrat politik özne olarak Recep Tayyip Erdoğan (RTE) ve partisi AKP için iktidara veda etmek her şeyin sonu demek. Neo-liberal yol hikayeleri ‘seçim’ gibi zihin dünyalarında formaliteden ibaret bir olguyla biterse
‘davadan’ geriye elle tutulur bir şey kalmaz. Ne pahasına olursa olsun, bu devran sürmeli motivasyonu hâkim.
İktidar cenahı oy oranlarında erimeyi durduramadıklarını, hemen her meselede çuvalladıklarını ve ittifak halinde oldukları yandaş güçlerle sınırlı kalan destekle iktidarlarını ayakta tutamayacaklarını görüyor; bir dizi başlık altında süreç yönetimine yön vermeye çalışıyor.
Seçim güvenliği ve sandıktan çıkacak sonuçları kabullenme noktasında ikircikli tutum sergilenmesi,
varlıklarını otokratik rejim inşasına bağlayan gerici odaklar ile ‘ulusalcı’ kliklerin teşne olacakları bir gelecek tasarımına yönelik hevesleri kamçılıyor. Lakin siyasi, iktisadi ve uluslararası dengeler göz önüne getirildiğinde cunta anlamı doğuracak tasarıma heves edilmesi ülkeyi
patlatır, çoğunluğun iradesine yönelik gasp altından kalmayacakları enkaz yaratır. Buna tevessül etmeleri akıl tutulmasında son nokta olur.
Senkronize halde yaygınlaşan algı operasyonları, seçmen kitleleri manipüle etme oyunları, paramiliter kuvvetler aracılığıyla süreci muhalefetin aleyhine çevirme pratiklerini test edeceğiz. Örnek; İstanbul seçimlerinden sonra yaşadıkları şok ve gasp girişimi histerisi akıllardadır. Halen yerel seçim yenilgisini sindirmiş değiller. Genel seçim yenilgisi bu topraklarda ‘ecdatlarının tarih sahnesinden silinmesi’ gibi ağır bir trajedi ve sonu politik intihara giden öfke krizlerine yol açar. Güncelde ne gibi operasyonel adımlar atabileceklerine dair fazlasıyla done bulunuyor. İttifak kuvvetlerini dolduruşa getirmek, iktidar değişimi isteyen halk kesimlerine karşı kontrollü araçlarla ‘gazaya’ çıkmak ve yapay gündemlerle tabanı konsolide etmek hemen her seçim bahsinde başvurdukları süreç yönetimini anlatır. Gidici oldukları gerçeğine uyanmaları daha saldırgan tavır içinde olunacağına işaret eder. Bu cenahta açığa çıkabilecek olası histerilere hazırlıklı olmak, provokasyonları boşa çıkarmak ve onlara zemin sunmamak gerekiyor.
AKP iktidarının şimdilerde daha çok tartışılan, kamuoyunda haklı tepkilere yol açan ‘Alevilere’ yönelik çalışması da birkaç koldan devam ediyor. İçişleri ve Kültür bakanlıkları arasında görev paylaşımına konu edilen çalışmanın mutfağında Süleyman Soylu’ya bağlı hareket eden bir ekip
var. CHP’den AKP’ye transfer edilen, zamanında Fetullahçı yapıyla da diyalogları bulunan Bektaşi aidiyetli danışman unsurun başını çektiği çalışmanın sacayakları iki yıla yakın süredir peyderpey örülüyor. Danışman unsur ve başkaca danışmanlar tarafından himaye edilen az sayıda Alevi aidiyetli dernek ‘dede-babası da’ söz konusu. Bu yekûn içinde gri pasaportlu, farklı
kurumların bünyesinde memur yapılarak maaşa bağlanan ve toplumdan kendini soyutlayıp rant
peşinde koşan dernek ‘dedesi’ tiplemeler de var.
Çalışmanın yerele uzanan adımları Valilik ve Kaymakamlık destekli bütçeler ayrılarak atılıyor. Alevilere yönelik çalışma dediysek inançsal-demokratik taleplerin karşılanması temelinde süren herhangi bir çalışmadan bahsetmiyoruz. Resmiyette ibadethane statüsünde görmedikleri, elektrik-su-doğalgaz faturalarını ‘ticarethane’ olarak ödemek zorunda bıraktıkları, lümpence bir yaklaşımla “cümbüş-evi” yakıştırması bile yaptıkları kimi Cemevleri ile köy konaklarının araç-gereç ihtiyaçlarının karşılanması yönünde atılan adımlar oldu. Meseleye teknik yaklaşarak ilgili
davrandıkları izlenimi vermeye mesai harcandığı görülüyor. Talepler noktasında ya somut cevaplar vermekten kaçınarak inkârcı yaklaşım ya da bildik nakaratlar eşliğinde kem-küm haller…
Örgütlü Alevi hareketi içinde kırılmalar yaratmayı da içeren planlama şu koşullarda
aşamayacakları direnç öğelerinden dolayı çeperden dolanarak işletiliyor. Kimi lokallerde bağımsız dernekler aracılığıyla sürdürülen ilişkiler lehlerine kullanabilecekleri sinerji yaratmaktan çok uzak. Aleviler mevcut iktidarın sorunu çözmek gibi bir niyetinin olmadığının bilincinde ve tek adam rejimi inşasının tam karşı cephesinde duruyor.
22 Kasım 2021 tarihli, “AKP’den Alevilere ‘Ya tutarsa’ beklentili rüşvet taktiği’” yazımızda, olası gelişmeleri özetle şöyle ifade etmiştik: “Hanelerine oy devşiremeyecekleri Alevi toplumsallığını manipüle edici gündem ve araçlarla çalışmalarına konu ediyor, ‘rüşvet’ bağlamlı temas yürütüyorlar. Alevilerin temel hak ve taleplerine dokunmadan ve herhangi bir adım atmadan toplumsallığın muhalefet dirayetini kırmaya çalışacakları bir plan yürürlükte. Alevilerin dışında diğer inanç aidiyetlerinden çok sayıda yandaş dinamik çıkartan iktidar cenahı bunu paydaş referanslara olduğu kadar aynı zamanda ‘rüşvet’ silahına borçluydu. Önceki yıllarda tabela dernekler kurarak sergiledikleri sahte Alevi desteği hikayesinde tekrara düşmeleri durumunda bir milim ilerlemeleri mümkün değil… Bakanlık kaynakları şu ana kadar 1500 civarında Cemevine gidildiği, buralarda sorunların dinlendiğini ifade ediyor. (…) Elbette ki ortaya atılan sayılar değil, temaslara yedirilen içerik önemli. Yukarıda değindiğimiz ‘biraz daha çeşitlilik’ arz edebilir öngörüsü Alevi hareketinin son yıllarda yaşadığı içe dönük daralma ve çizgilerde oluşan aşınma olgusuyla alakalı. Yani toplumsallığın ‘diri’ yönlerini güçlendirmek yerine sözüm ona geleneksel kaidelerine savaş açan,
‘ölüsünden’ dem vurmayı alışkanlık edinen ve buradan doğru varlık göstermeye soyunan kesimlerin oltaya gelme potansiyeli şaşırtıcı olmayan savruluşlara zemin sunabilir. Bunlara ek olarak temsiliyet açısından etki sahası sınırlı olan, bağnazlık düzeyinde milliyetçilik batağına saplanan ve uzlaşmacı eğilimleri her kesitte konuşturanlarda projeye dayanak oluşturabilir.’’
Son süreçte Kerbela’ya tur düzenlemesi ve Hacı Bektaş ilçesinde gençlik kampı gibi hazırlıklar hakkında tartışmalar devam ederken ve örgütlü Alevi hareketi malum çalışmanın ürünü her iki programa karşı net tavır almışken Ankara’da bir Cemevi, siyasi bakış açıları taban tabana zıt olan iki Alevi derneği ile bir köy derneğini hedef alan provokatif saldırıdan sonra algı yönetimine
yoğunluk verildiği gözlemlendi. Saldırıya ilişkin iktidar sözcüleri ve havuz medyanın öne çıkardığı ‘ailevi sorunları olan kişi’ ve sözde ‘solcu arkadaşı’ kurgusu meseleyi manipüle etmenin yöntemi oldu.
Türkiye’de konu Alevileri hedef alan örtülü bir saldırıysa perde arkası sistemin dehlizlerine uzanır. Bugüne kadar hep böyle karşılığını buldu.
Kamuoyunda oluşan duyarlılık, saldırıya duyulan tepkinin geniş kesimler tarafından paylaşılması, artan Alevi hassasiyeti iktidar cenahının daha hızlı adımlamak istedikleri süreçle ‘çakıştı’ ve seçim atmosferine girildiği şu günlerde talepler noktasında olumlu tek bir pratiği olmayan iktidar yine Ankara’da bir Cemevi ziyaretiyle gündeme geldi. Bu ziyareti
önemsediklerini belirten çevreler neden önem taşıdığına doyurucu cevaplar veremeseler de ‘atıştırmalık’ mizansenle tertiplenen ziyarette Cemevinde görevli kişilerin Alevice olmayan yaranmacı vaziyetleri tepki uyandırdı.
Algı yönetiminin bir diğer ayağı olarak sırada Hacı Bektaş ziyaretleri var. AKP iktidarının görünür hamleleri ‘cumhur ittifakına’ oy akışı sağlama gayretinden ziyade yukarıda vurguladığımız üzere Alevi toplumsallığının dikkatini dağıtma, içe doğru tartışmalara itme ve seçim sathında örgütlü muhalefet gücünü belli yönleriyle ehlileştirme amacı taşıyor.
Örgütlü Alevi hareketi; enerjisini emen, halk gerçekliğinden kopuk halde inancı tarif etmeye kurgulu dayatmaları aştığı ölçülerde birlikte ses getiren cevaplar veriyor, özgül ağırlığını konuşturuyor. Bu minvalde ilerleyen süreç değerlidir. Yakalanan ivme çatı kurumlarının çağrıcı olacağı merkezi kurultay ve taleplerimizi görünür kılan faaliyet alanlarıyla sürmelidir. Aleviler ve örgütlü yapıları müşterek paydalar etrafında buluşan, eşitlik ve demokrasiden yana irade ortaya koyan dostlarıyla yol yürüyecektir.
Seçim sürecini iktidarlarının ömrünü uzatmaya vesile kıldıkları takdirde muhtemelen çalışmaları ‘Truva Atı’ unsurları buluşturup ‘kaleleri fethetmeye’ gönderen pratiklere konu olur. Yine bu süreçte çöken Ortadoğu
politikalarına yeni kılıflar giydirme zorunluluğu ile algısal açıdan ‘Alevilerle teması’ öne çıkaran hamlelere ihtiyaç duymaları mümkündür. Sonuçta Suriye başta olmak üzere bölgeye yaklaşımları mezhebi ajandalarla örülü. Bugün de muhataplarına mesaj gönderirken ‘uzlaşma’ sinyalini buradan vermeleri sürpriz olmaz. Her koşulda yapıcı olmaktan uzak, samimiyet içermeyen ve anti-demokratik iktidar yapılarını korumayı esas alan ihtiyaçlar neticesinde sahnelenen pratiklere tanıklık ediyoruz.