Son Dakika Haberler
sesso video gratis porno gratis

Neylan YILMAZ: Belki bir menekşe!

Neylan YILMAZ: Belki bir menekşe!
Okunma : Yorum Yap

Belki bir menekşe!

Neylan YILMAZ yazdı: Ali Haydar’ın hatırasına…

Ali Haydar’ın ani ölümü, tüm tanıyanlarını, sevenlerini sarstı. Birçoğumuz morg kapısına gidene kadar inanmadık. İnanamadık.

İnanıp inanmamazlık arası, Batıkent Pir Sultan Abdal Cemevi’ne geldik. Ali Haydar’ın vasiyeti üzerine, Aşık Dertli Divani’ye ulaştık, sağolsun aileyi kırmadı geldi, nefesine sağlık, Gülbanklarla, Deyişlerle uğurladı Ali Haydar’ı.

Sabahında Amasya’nın Abacı köyüne yola çıktık.

Cenaze arabası önde, kardeşleri annesi bizim arabada peşinde, akrabaları arkada, konvoy halinde kıvrıla kıvrıla, dağlaları yara yara girdik köye.

Dağların arasında, ağaçlar içinde bir Alevi köyü. (Düzlükleri, ovaları, akarsu kenarlarını, bereketli toprakları bize vermezler.)

Girişte köyün kadınları karşıladı bizi. Anasının, kardeşlerinin ağıtlarına karıştı ağıtları. Ağıtlar göğe yükseldi, dağları aşıp, bulutları yırttı.
Ölüm zor.
Sırasız, genç ve ani ölüm katbekat zor.

Cenaze Cemevi’nin bahçesine indirildi. Dede sözüyle, Zakir sazıyla törene başladı. Dârdan İndirme Erkânı yapıldı. Köyde ilk kez Alevi Erkânına göre cenaze kaldırılmış. Giderayak, yine yaptı yapacağını Ali Haydar.

Cemevi’yle mezarlık arası epey mesafe var, ince uzun bir yol. Tabut önde, annesiyle kız kardeşi kolumda, kalabalığın arasında düştük yola.

Köyde gelenek olarak, kadınlar mezara sokulmazmış. Erkekler cenazeyi toprağa verip mezarlıktan çıkar, kadınlar öyle girermiş mezarlığa.

Annesi yol boyunca arabada tembihlemisti; “Yavrum toprağa verilirken Fatma’yla ben de başında olayım Neylan”, diye. “Tamam” diye söz vermiştim.

Tabutun arkasından yürürken, köyün erkekleri birkaç kez durdurmak istedi, duymazdan geldim.

Mezara varınca da kadınlar “burda durun” dediler. Kızdım; “biz de Aleviyiz böyle bir adet yok, bunu nereden uydurdunuz” dedim. Söylene söylene yol verdiler, geçtik, geldik mezar başına. Biz girince öbür kadınlar da geldi peşimizden. Bir ilk daha oldu, Abacı Köyü’nde.

Mezarlık ağaçlar içinde, yerlerde yabani menekşeler açmış, kış değil bahar gibi. Ölümle dirim arasındaki tezat. Mezarlık değil, masal ormanı sanki.

Varıp dikildik mezar başına, anasıyla Fatoşun dizleri tutmadı çöktüler toprağa. Dede, yine Alevi Erkânına göre dualadı, Ali Haydar’ın cansız bedenini toprağa sırlayıp ruhunu serbest kıldı.

Anasıyla kardeşleri birer avuç toprak attılar mezarına.

Mezar eşilirken bir kök menekşe sökülmüştü. Saksıya dikip anasına vermek için, toprağıyla birlikte o bir kök menekşeyi aldım ben de…

Alevilik inancında ölmek; “Hakka Yürümek”, “Don Değiştirmek’ deyimi ile ifade edilir.

Alevilikte öldükten, yani ‘hakka yürüdükten’, ’don değiştirdikten’ sonra, çeşitli biçimlerde yeryüzüne tekrar gelineceğine, bu yeryüzüne geliş gidişlerin “İnsanı Kâmil” olana kadar süreceğine ve olgunlaşan insanın geldiği kaynağa geri dönerek yaradanla bütünleşileceğine, hakkın varlığına kavuşulacağına inanılır.

Yani her şeyin bir canı olduğu, her şeyin aslına döndüğü ‘Devriye’ olgusu vardır. Devrin Daim olsun Ali Haydar Çelebi.

Dünyevi acıların son bulsun.
Sevenlerinin başı sağolsun.

*
“Anamız yer,
babamız yağmurdur
kal-u beli.
Ateşten Ateşe.
Havadan Havaya.
Sudan Suya.
Topraktan Toprağa!
Can cana doğru…
Nur ile geldik, sır ile gideriz!
Hak kapısından geldik dünya evine,
geldiğimiz kapıya döneriz. Durduk divana, uyduk meydana.
Can cana.
Can didara.”

(*gülbenk)

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)