O bir gezgin! Tuğçe Yıldız: “İnsanlar zamanlarını paraya feda ediyorlar”
“Özgürlük ve yaşam.”
Özgür ruhlu, modern seyyah Tuğçe Yıldız ile yaşamının özgürleşmesini ve hayattan tat almayı konuştuk. Tuğçe Yıldız, “İnsanlar zamanlarını paraya feda ediyorlar” diyor.
1-Seyahat etme fikri nereden doğdu? Gideceğiniz yerleri özelliklerine göre mi seçiyorsunuz? Yoksa plan yapmadan mı hareket ediyorsunuz?
Tuğçe Yıldız: Yaklaşık 5 yaşımdan beri geziyorum diyebilirim. Büyükbabam bir motorcuydu ve beni küçük yaşlarda gezdirmeye başlamıştı, mesela o zamanlar Antalya’daki şelalelere gider dağlara tırmanırdık. Büyüdüğümde bir özel havayolu şirketinde kabin memuru olarak işe girdim ve yaklaşık 3 yıl bu işte çalışırken gezmeye devam ettim. Herkesin hayatında en az bir kere yaşaması gerektiğini düşündüğüm bir iş tecrübesiydi.
2- Sizi böyle gezgin kılan yaşadığınız bir olay ya da herhangi bir etken oldu mu?
Tuğçe Yıldız: Felsefem ‘bağlanmak yok’. Bir şehre, bir insana, bir hayata bağlı yaşayabilen biri değilim.
Her gün farklı bir hayat yaşıyorum diyebilirim. Bir gün deniz de dalış yapıyorsam, ertesi gün bir gemide çalışıyor olabilirim. Hayatımda herhangi bir plan yok.
3- Kendinizi özgürlüğe düşkün mü yoksa gezgin olarak mı tanımlıyor sunuz?
Tuğçe Yıldız: Bazen kendimi özgür olarak görüyorum çünkü bir arkadaşım hadi şurayı görmeye gidelim dediğinde hemen yola çıkabilecek ve kimseye hesap vermeyecek kadar özgür bir hayatım var ama seyyahlardan daha farklı yaşıyorum diyebilirim..
4-Gittiğiniz yerlerde sizi derinden etkileyen ve aklınızda kalan en iyi anınızı anlatır mısınız?
Tuğçe Yıldız: Trabzon’da yaşadığım olayı unutamıyorum. Gürcistan’a gitmek için otobüs bekliyordum, o sırada küçük bir köpek yavrusu bana doğru gelmeye başladı, yanıma geldi ayakkabılarımı kokladı ve kafasını ayakkabımın üzerine koydu ve sonra uyuyakaldı. Yaklaşık 2 saat boyunca uyanmasını bekledim, tabi ki otobüs de kaçtı. Sonra dedim ki ‘birkaç gün daha burada kal’. Sonra köpek yavrusuyla Rize’ye gittik, ona orada bir aile sahip çıktı ve bakmak istediler. Ben de onu onlara emanet edip yoluma devam ettim.
5- Size göre hayat nedir? İtalyan yazar Susanna Tamaro’nun kitabı olan
yüreğinin götürdüğü yere gitmek mi, Şair Ahmet Telli’nin şiirinde dediği gibi “büyük aşklar yolculuklarda başlar” sözü mü?
Tuğçe Yıldız: Bir seyyahın paraya, zamana, maceraya ve heyecana ihtiyacı yoktur. İnsan kafasında tasarlarsa her şeyi yapabilir, ben yaklaşık 3 yılda belirli zaman aralıklarıyla dolaşarak tüm Türkiye’yi kendi imkanlarımla dolaştım, ordan Kıbrıs’a, ordan da Nepal’e gittim. Everest’te, Everest birası içtim; harika deneyimlerdi ve devam edecek.
6-Gezerken tarihi yerleri mi tercih ediyorsunuz? Ve bu yerlerden tarihe sahip çıkan ülke ya da şehirler arasında neresi var? Okuyucuya nereyi önerirsiniz?
Tuğçe Yıldız: Mesela Kıbrıs’ta Girne Kalesi’ni mutlaka görmeliler; eski gemilerin iskeletlerini müzede sergiliyorlar ve eşsiz güzellikte bir müze. Gürcistan’da ise beni etkileyen kilisedeki rahiplerin dinlerine olan saygısıydi. Öyle ki içeri şortlu insanlari bile sokmuyor ve uyarıyorlar. Öncelikle kendi insanımıza ilk tavsiye edeceğim şey mutlaka önce Türkiye’yi gezip dolaşsınlar; kendi ülkesini gezmeden yurt dışına çıkan kişilere pek sıcak bakmıyorum. Öncelikle kendi ülkemizi bölge bölge gezmeliyiz. Midyat’ı bilmeden yurt dışında gezsek eksiğiz bence. Antep’te hanları dolaşmamışsak yarımız, Trabzon’da Uzungöl’e gitmemişsek çok yazık etmişiz kendimize..
Muhakkak bir müze kartımız olmalı bence. Bir seyyahın olmazsa olmazı müze kartıdır.
Mesela Şirince’yi muhakkak görmelisiniz.
7-Sosyal medyada yardımlar yaptığınız da görülüyor. Bunun nedeni aileden mi geliyor ya da yetiştiğiniz çevreden mi? Bu düşünceye sizi sevk eden nedir?
Tuğçe Yıldız: Ben mutluluk denen o şeye inanıyorum, insanları mutlu edebilmek en güzel şey. Giyecek bir ayakkabım var ise ikinciyi ihtiyaç sahiplerine hediye etmek beni mutlu ediyor. Ailem de bu konuda beni destekliyor, bu huyumdan dolayı çevrem de bana sürekli hediyeler gönderenler var. Ben de ihtiyaç sahiplerine o hediyeleri ulaştırıyorum..
Bu dünyanın gelip geçici olduğunu, aslında bir hayat sınavında olduğumuzu unutmadan yaşamalıyız. Vicdan sahibi birer iyi insan olabiliyorsak ne mutlu bize.
8-Gezerken karşılaştığınız yerlerdeki insanların size bakışından olumsuz karşılaştığınız durumlar oldu mu?
Tuğçe Yıldız: İnsanlar şaşırıyor çünkü insanlar iş güç derken gezmeye vakit ayıramıyor.
9-Bu zamana kadar seyahat ettiğiniz şehir ve ülkeleri göz önüne almış olursak insanı nasıl tanımlarsınız? Özgürlüğe düşkün mü, kapitalizmin kölesi olmuş bir topluluk mu, gününü sadece geçirmekte olan sıradan insan kitlesi mi? Neden?
Tuğçe Yıldız: İnsanlar paraya zamanlarını feda ediyor. Sanattan uzak yaşıyorlar. İnsanlara köle demek tabi ki bize yakışmaz lakin keşke insanlar sevmedikleri işlerde çalışmaya mecbur olmasa. İnsanlar en güzel çağlarını ev, araba kredisi ödemekle ve stresle geçiriyor, oysa ne gerek var ki?
1 bisikletleri ve bir çadırları olsa dünyanın her yerinde kalabilirler.
Gerçekleri görebilmek bu kadar kolayken sanki insanlar o perdenin ötesine geçemedi henüz..
Ali Haydar Çelebi